T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / SİNCAN - Yılmaz Balaban İşitme Engelliler Ortaokulu

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ÇOCUKLAR VE TÜRKİYE'DE EĞİTİMLERİ

Öğrenme güçlüğü okullarda çok sık rastlanılan bir engel durumlarından biridir. Geçmişte başarısızlıklarıyla gündeme gelen öğrenme güçlüğü çeken çocuklar artık özel eğitimden yararlanılması gereken gurup olarak görülmektedir.

Öğrenme güçlüğü; çocuğun okuma-yazma, matematik-aritmetik beceriler, konuşma dinleme, akıl yürütme yeteneğini kazanma ve kullanabilmesinde yaşadığı zorluk olarak tanımlanır. Bu terim öğrenme bozukluğu, disleksi adlarıyla da anılır.(1)

Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar zihin engelli değillerdir. Normale yakın, normal ya da normalüstü düzeyde zekâ dağılımları gösteren çocuklarda gözlenebilmektedir.

Öğrenme güçlükleri, dinleme, konuşma, okuma, yazma, usa vurma ya da matematik yeteneklerinin kazanımında ve kullanımında önemli ölçüde güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir grup bozukluğu içeren genel bir terimdir (2).

Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar normal çocuklardan ayırt edilebilir bir farklılık göstermemektedirler. Bu çocuklar çoğu zaman tembel, başarısız gibi etiketlerle etiketlenerek eğitim hayatına devam etmek zorunda kalmaktadır.

Öğrenme güçlü çeken çocuklar, toplumda oldukça sık karşılaşılan çocuklardır. Buna rağmen, öğretmenler ve ebeveynler öğrenme güçlüğü hakkında bilgi sahibi değillerdir.

Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar sınıf atladıkça, akademik ilerleme konusunda akranlarıyla arasındaki makas artmaktadır. Özellikle özel eğitim tedbirlerinin alınmaması durumunda bu makas aralığı hem erken açılmakta hem de telafisi zor sorunlara neden olmaktadır.

Öğrenme Güçlüğü Çocuklarda Hangi Sorunlara Yol Açar

Sınıfında bir ya da birkaç disiplin alanında akranlarından geri olan çocuklar, ilerleyen yaşlarda öğrenilmiş çaresizlik geliştirebilmektedirler. Öğrenilmiş çaresizlikse, çocukların üstesinden gelmesi daha zor bir konu olarak, üstelik ebeveynlerin ve öğretmenlerin çoğunlukla farkına bile varmadıkları bir sorun olarak öğrenme güçlüğüne eşlik edebilmektedir.

20-02-2021Hiçbir zekâ sorunu olmayan çocukların, akademik sorunları karşısında öğretmenlerin, idarecilerin ve velilerin gerçekçi bilgilere sahip olmaması bu çocukların hayatlarını daha da zorlaştırmaktadır. Sınıf içinde;

-       Kabul görme,

-       onaylanma,

-       takdir edilme ve

-       beğenilme

gibi pek çok insani duygudan mahrum kalan çocuklar, beraberinde başka sorunları da getirebilmektedirler. Bunlar da okullarda görev yapan özel eğitim öğretmenlerinin gözlemleri olarak ele alındığında, öğrenme güçlüğü çeken çocukların nasıl sorunlarla karşı karşıya kaldıklarının daha açık olarak görülmesi sağlanmış olacaktır.

İlkokul çocuğunun dünyası daha içe dönüktür denilebilir. Bunun yanında ortaokul çocuğunun dünyası daha dışa dönüktür. İlkokulda akademik sorunlar yaşayan çocukların derslerine anne-babaları bile yardımcı olarak kısmen veya tamamen çözüm olabilir. Sözgelimi, birinci sınıftaki çocukların pek çoğu evde ebeveynleri veya bir büyüğü tarafından eğitilir. Ama daha üst sınıflarda dersler zorlaştığında, ebeveynler çaresiz kalmakta, maddi olanakları da yoksa çocuklarını olduğu gibi kabullenmek zorunda kalabilmektedirler.

Eğitim sisteminde öğrenme güçlüğü çeken çocuklara kalıcı çözüm üretilmemiş olması hem ilkokullar için hem de ortaokullar için geçerli. Öğrenme güçlüğü çeken çocukların en büyük sorunları ikinci kademede başlıyor denilebilir.

Çünkü birinci kademeden, okuma-yazmayı öğrenemeden, temel matematiği öğrenemeden ikinci kademeye geçen çocuklar tepkiyle karşılanmaktadır. Pek çok branş öğretmeni tarafından şaşkınlıkla karşılaşılan bu çocuklara karşı öğretmenlerde ne yapacaklarını bilmemektedirler. Özel eğitime muhtaç çocukların kaynaştırma gördüğü pek çok okulda öğretmenler gerekli yardımı rehber öğretmenlerden alamıyor olsa gerek özel eğitim öğretmenlerine başvuruyorlar.

Öğrenme güçlüğü çeken çocukların ortaokullarda karşılaşacakları sorunlar çok daha fazladır. Bu nedenle ortaokullarda destek eğitim sınıflarının açılması ilkokullardan daha elzemdir denilebilir. Çünkü yukarda değinildiği gibi, akranlarıyla arasında akademik makasın açılmış olması bir yana bu çocukların yaşamış oldukları öğrenilmiş çaresizlik, tatmin edilmemiş duygular ortaokulda ergenlik sorunlarıyla birleşince bu çocukların yardım alması zorunluluk haline gelir.

20-02-2021Destek eğitim sınıfları ortaokullar için uygulamaya konulduğunda buralara görevlendirilecek öğretmenler sadece öğrencilere yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda idareci, öğretmen ve velilere de öğrenme güçlüğüyle ilgili gerçekçi bilgiler verir.

Görev yaptığımız okullarda, büyük sorun olarak görülen öğrenme güçlüğüne sahip bu çocuklar, yapılan rehberlik sayesinde, öğretmenlerin çocuklarla ilgili gerçekçi beklentiler ve olumlu tutum geliştiresine, çocukların sınıf içinde ve dışında daha fazla kabul görmesine yol açmıştır. Öğrencilerin başarılarında görülen artış daha fazla dikkat çekmiş ve pekiştirilmiştir. Öğrencilerin gizli yetenekleri ortaya çıkmış ve sosyal kabulleri artmıştır. Bunun yanında etkinliklerde görev almaları da artmıştır.

Öğrenme güçlüğü çeken çocukların bir bölümü destek eğitimle akranlarıyla arasındaki mesafeyi hızla kapatma olanağına da kavuşmaktadır. Eğitim sistemi içinde başarısızlıklarıyla dikkat çeken bu çocuklar birden başarılarıyla gündeme gelmesi özellikle aile ve çocuk açısından büyük mutluluk kaynağı olabilmektedir.

Destek eğitim sınıfları sadece öğrenme güçlüğü olan çocuklara değil, aynı zamanda kaynaştırma eğitimi gören görme ve işitme engelli çocuklara da hizmet edecektir. Dolayısıyla destek eğitim sınıflarıyla ülkemizin farklı okullarında kaynaştırma okuyan yararlanabilecektir. Çünkü hiçbir özel eğitim tedbiri alınmadan kaynaştırma okuyan görme ve işitme engelli çocuklar da eğitim sisteminin sorunlarından biridir.

Okullara destek eğitim sınıfları koymakla sorunun çözülmeyeceği aşikârdır. Buralara aynı zaman özel eğitim öğretmenleri de görevlendirmek gerek. Destek eğitim sınıfları için kadrolu öğretmen verilmesi ve bu sınıfların açılması için öngörülen bürokrasinin kaldırılması en önemli ve öncelikli konu olması gerektiği düşüncesindeyiz.

Destek eğitim sınıfları, öğrenme güçlüğü çeken çocukların destek eğitim almak için devletin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine ödediği milyonlarca liradan tasarruf yapmasına neden olacaktır. Bildiğimiz kadarıyla özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine destek eğitim için gönderilen her çocuk için devlet aylık yaklaşık 400 lira ödeme yapmaktadır. Bu 10 çocukta 4000 lira eder.

Hâlbuki destek eğitim sınıfına görevlendirilecek bir özel eğitim öğretmeniyle hem daha fazla öğrenci (ortalama 15 çünkü bu çocuklara gurup eğitim verilebiliyor) hem de daha fazla ders verme olanağı olacaktır. 15 öğrenci özel eğitim rehabilitasyon merkezine gittiğinde devlete masrafı aylık yaklaşık 6000 liradır. Bir özel eğitim öğretmeni ve destek eğitim sınıfıyla daha nitelikli eğitimin maliyeti ise çok çok 2700 lira. Dünya ülkelerinin ekonomik kriz yaşadığı günümüzde, pratik ve ucuz çözümlerle bir sorunun üstesinde gelmek varken, destek eğitim sınıflarının yaygınlık kazanmamış olması bize oldukça anlamsız gelmektedir.

Destek eğitim sınıfları yaygınlaşırsa öğretmen açığı da artacaktır. Geçmişte özel eğitim öğretmeni açığını kapatmak için üç aylık kurslar düzenlendi. Bunlar kabul edilebilir şeyler değildi. Bunlardan vazgeçilmiş olması önemlidir. Ancak, doğacak özel eğitim öğretmeni açığı için geçmişte özel eğitim öğretmeni ihtiyacı söz konusu olduğunda bir takım önlemler alındı. Pek çok üniversite özel eğitim bölümü açtı. Açılan bölümlere rağmen ihtiyacı karşılayacak sayıda öğretmen çıkmadı.

Özel sektöründe özel eğitim öğretmeni açığı fazladır. Yetkililerden, özel eğitim öğretmeni açığının giderilmesi için ciddi ve nitelikli projeler geliştirmelerini, asla kısa süreli kurslarla özel eğitim öğretmeni yetişmemelerini temenni ediyoruz.

Ortaokullara ve ilkokullara açılacak destek eğitim sınıflarına mutlaka özel eğitim öğretmeni öneriyoruz. Aslında Özel Eğitim Hizmetleri yönetmeliğinde özel eğitim öğretmenleri öncelikli olmak koşuluyla sınıf öğretmeni ve alan öğretmeni de görevlendirilir denilmektedir. Bizim tecrübelerimiz, her ne kadar ilgili, özverili ve nitelikli olsa da, özel eğitim alanında eğitim görmemiş öğretmenler özel eğitime muhtaç çocukların eğitimlerinde başarı gösterememektedir. İstisnalar vardır elbet ancak alanda bütün özür gruplarıyla çalışan bir öğretmen olarak özel eğitim almamış öğretmenlerin başarı gösterdiği gözlenmemiştir. Buna normal çocuklara en yakın olan öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri de dâhildir.

Sonuç

Yukarda açıkladığımız konuları şöyle özetleyebiliriz:

1.  Ülkemizde destek eğitim sınıfları yaygınlaşmamıştır. Özel eğitim hizmetleri yönetmeliğinde var olan destek eğitim odaları, hem ilkokullara hem de ortaokullara açılmalıdır.

2.   Ortaokullara destek eğitim odalarının açılması, öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için daha elzem olarak görülmektedir. Bunun yanında ilkokullara da açılması özel eğitimde erkenlik ilkesi açısından da önemlidir.

3.  Destek eğitim sınıflarının açılması önündeki bürokratik engeller kaldırılmalı ve destek eğitim sınıfları her okula zorunlu tutulmalıdır. Okullara ihtiyaca göre birden fazla destek eğitim açılabilmelidir.

4.      Destek eğitim sınıflarına aynı rehber öğretmenlerin atanmasında olduğu gibi özel eğitim öğretmeni normu verilmelidir (200 öğrenciye bir özel eğitim öğretmeni gibi).

5.  Destek eğitim sınıflarına gidecek öğrencilerin tanılanması yerinde (okulunda) yapılmalıdır. Bununla ilgili yönetmeliğe bir madde konularak, okulların özel eğitim ve rehber öğretmenlerine bu görev verilmelidir.

6.  Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için çözüm değildir. Bu aynı zamanda ekonomikte değildir. Her yıl milyonlarca lira tasarruf için destek eğitim sınıflarının açılması yönünde düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.

7. Destek eğitim sınıflarına sadece özel eğitim öğretmenleri normu verilmeli, sınıf ve branş öğretmenleri gerektiğinde okul müdürünce görevlendirilmelidir.

8.  Öğrenme güçlükleri özel eğitimin bütün alanları için (görme, işitme, zihinsel) ortaktır. Bu nedenle herhangi bir özel eğitim alan sınırlandırması yapılmamalıdır.

9.   Destek eğitim sınıfları her okulda açılırsa buralara verilen öğretmenler, kaynaştırma gören görme ve işitme engelli çocuklara, onların öğretmen ve ailelerine, özel eğitime muhtaç diğer çocuklara, ailelerine ve öğretmenlere gerçekçi yardım, bilgi ve rehberlikte bulunabilir.

10. Destek eğitim sınıfları ağır ve orta düzey zihinsel engelliler hariç zihinsel yetersizlikten hafif düzeyde etkilenmiş ve kaynaştırma eğitimi gören çocuklara da eğitim veren sınıflar olabilir.

11.   Destek eğitim sınıfları ve buralara görevlendirilecek öğretmenler, özel eğitim konusunda verilen hizmetiçi eğitimlerle sağlanamayan duyarlılığı ve özel eğitime ulaşılabilirliği artırma konusunda da yardımcı olabilirler.

Sonuç olarak, ülkemizde her bireyin eğitimden tam ve nitelikli yararlanması için özel eğitim gerekli görülmektedir. Bunun yanında yıllardır ihmal edilen öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri için de artık kalıcı tedbirler alınmalıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'inde bir benzeri başarıyla uygulanan destek eğitim sınıfları ülkemiz içinde en doğru ve kalıcı çözümdür.

 

 Mahir Kılıçoğlu

Özel Eğitim Öğretmeni, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Uzmanı

 


1. MEB, MEGEP, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Öğrenme Güçlüğü Modülü link: http://hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/cocukgelisim/moduller/ogrenmeguclugu.pdf

2. Öğrenme Güçlüğü Gözlenenler, Doç. Seyhun Topbaş, Açık Öğretim Fakültesi link: https://www.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1267/unite05.pdf

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 20.02.2021 - Güncelleme: 20.02.2021 15:29 - Görüntülenme: 194
  Beğen | 0  kişi beğendi